Dışarı
çıktığımda el ele tutuşan sevgililer görüyorum. Biz de böyle olabilirdik
diyorum kendi kendime. Başkalarını kıskandırabilirdik, birbirimize verdiğimiz
sevgilerimizle. Gitmeseydin diyorum. Bırakmasaydın beni. Terk edip arkana bile
bakmadan gitmeseydin. Kıskanıyorum onları. Tahmin edemeyeceğin kadar çok
kıskanıyorum. Biz de mutlu olabilirdik diyorum. Tek sözünle daha da çok
sevdirebilirdin kendini bana. diyorum. Dışarı çıkmıyorum artık, biliyor musun?
Bilmiyorsun. Nedenini söyleyeyim mi? Çünkü bizim oturamadığımız yerlerde şuanda
başkaları oturuyor. Çünkü bizim yapamadıklarımızı, şuanda başkaları yapıyor.
Çünkü başkaları fısıldıyor sevgililerinin kulağına, ''Seni seviyorum, beni hiç
bırakma.'' sözcüklerini, bizim eskiden gittiğimiz yerde. Senin de bana aynı
sözcükleri söylediğin yerde. Sözler veriyorlar birbirlerine, seni hiç
bırakmayacağım diye. Bizim de birbirimize verdiğimiz sözler gibi. Sarılıyorlar
birbirlerine, hiç ayrılmayacakmışçasına. Bizim yaptığımız gibi. Erkek elini
tutuyor kızın, gözlerine bakıp bir buse konduruyor yanağına. Kız utanıyor. Seni
seviyorum diye fısıldıyor ikisi birden birbirlerinin kulağına. Sonra bizim
eskiden oturduğumuz o banktan kalkıp yavaşça uzaklaşıyorlar, el ele.
Bakışlarından anladım, seviyorlar birbirlerini. Nereden mi biliyorum bunları?
Ben dışarı çıkmıyorum, sadece hep buluştuğumuz o yerin karşısında bir yere
oturup, saatlerce seni bekliyorum. Belki dönersin diye, küçücük bir umut
kırıntısı ile. Tek gittiğim yer orası beni bıraktığından beri. Sen de gelsene
bir kere. Yanında hiç kimse olmadan. Yalnız başına gel. Beni hatırla.
Yanına geleceğim. Bir kere gelsene.
20 Mayıs 2013 Pazartesi
Dönmesin geri.

18 Mayıs 2013 Cumartesi
Nefret etmekten nefret ettim
Seni sevmekten nefret ettim ben. Seni görmekten, sevdiğin ve sevmediğin her şeyi bilmekten, seni unutamamaktan, her gece yatağa yattığımda aklıma ilk senin hayalinin gelmesinden, birlikte olduğumuzu hayal etmekten nefret ettim. Nefret etmekten yoruldum. Yanında olamamaktan öylesine nefret ettim ki... Sana sahip olamamak o kadar yaktı ki canımı... O kadar acıdı ki kalbim seni her gördüğümde, anlatamam.
Kendimden nefret ettim ben. Senden nefret etmemek için. Sahip olduğum her şeyden vazgeçtim ben, senden vazgeçmemek için ama sen benden vazgeçtin. İşte bu durumdan nefret ettim ben. Her şeyden o kadar çok nefret ettim ki, yaşamak istemediğim günlerim oldu. Yaptığım her şeyin saçma olduğunu bilmeme rağmen, o kadar çok şey yaptım ki senden nefret etmemek için ben... Olmadı. Senden de nefret ettim en sonunda. Ve ne oldu biliyor musun?
Nefret etmekten nefret ettim ben ilk defa.
Kendimden nefret ettim ben. Senden nefret etmemek için. Sahip olduğum her şeyden vazgeçtim ben, senden vazgeçmemek için ama sen benden vazgeçtin. İşte bu durumdan nefret ettim ben. Her şeyden o kadar çok nefret ettim ki, yaşamak istemediğim günlerim oldu. Yaptığım her şeyin saçma olduğunu bilmeme rağmen, o kadar çok şey yaptım ki senden nefret etmemek için ben... Olmadı. Senden de nefret ettim en sonunda. Ve ne oldu biliyor musun?
Nefret etmekten nefret ettim ben ilk defa.
Ağlamadığınız kadar kaybedersiniz..
Ağlamadığınız kadar kaybedersiniz şu hayatta. Güçlüyüm ben dersiniz. Güçlüler ağlamaz dersiniz ve her şeyi içinize atarsınız. En çok üzülen siz olursunuz bu hayatta ama ağlayamazsınız. Bir kere alıştınız mı gözyaşlarınızı içinize akıtmaya, bir daha asla ağlayamazsınız. O kadar çok üzülürsünüz ki, üzüntüden ne yaptığınızı bilemez olursunuz. O kadar çok yanar ki canınız, o kadar çok acır ki kalbiniz, hiçbir şeye gülemez olursunuz. Ağlamazsınız ama ağlamadığınız kadar kaybedersiniz şu hayatta.
Hayatınızda olan hiçbir şeye tepki vermezsiniz. Yaşamak haram olur size. Her gün farklı bir role bürünürsünüz. Duygularınızı kimse bilemez böylece. Çünkü siz duygularınızı saklamakta o kadar ustasınız ki.. Siz şu hayatta o kadar güçlüsünüz ki kimse yıkamaz sizi. Öyle sanıyorsunuz değil mi? Ağlamamayı güçlülük sanıyorsunuz.
Oysa ki hayat her seferinde güçlülerle uğraşır. Ağlamadığınız kadar kaybedersiniz şu hayatta. Ve bir gün kaybedecek hiçbir şeyinizin kalmadığını öğrenirsiniz.
Hayatınızda olan hiçbir şeye tepki vermezsiniz. Yaşamak haram olur size. Her gün farklı bir role bürünürsünüz. Duygularınızı kimse bilemez böylece. Çünkü siz duygularınızı saklamakta o kadar ustasınız ki.. Siz şu hayatta o kadar güçlüsünüz ki kimse yıkamaz sizi. Öyle sanıyorsunuz değil mi? Ağlamamayı güçlülük sanıyorsunuz.
Oysa ki hayat her seferinde güçlülerle uğraşır. Ağlamadığınız kadar kaybedersiniz şu hayatta. Ve bir gün kaybedecek hiçbir şeyinizin kalmadığını öğrenirsiniz.
12 Mayıs 2013 Pazar
Bekleme...
Her şey yaralayacak seni. Baktığın herkeste onu göreceksin mesela, canın yanacak. Her gece senin yaptığın gibi, onun da yatmadan önce seni düşündüğünü hayal edeceksin. Hayaller acıtır, bunu anlayacaksın. Hayal kurmak zayıflıktır, olmuyorsa olmuyordur diyeceksin ki bu dediğine kendin bile inanmayacaksın. Hüzünlü şarkılar dinleyeceksin. Hep gittiğiniz o yerlere gidip saatlerce oturup onun gelmesini bekleyeceksin. Beklemek artık yıpratacak seni. Çünkü o gittikten sonra sen hep bekledin. Gelmesini bekledin, mesaj atmasını bekledin, yanlışlıkla da olsa bir kez bile aramasını bekledin. Yolda herhangi bir yerde karşılaştığınızda, gözlerinin içine pişman olmuş gibi bakmasını bekledin. Eğer gözlerinin içine pişmanmış gibi baksaydı, bir saniye bile vakit kaybetmeden koşar atlardın boynuna çünkü. Yeniden beraber olmayı bekledin. Seni sevmesini bekledin. Sen bekledin de bekledin. Sonucu ne oldu peki? KOCA BİR HİÇ. Şimdi sana tavsiyem; artık bekleme. Zor olacak biliyorum ama onu unutmayı dene. Kalbinden söküp atmayı dene. Çünkü sen onu beklersen kalbindeki o boşluk hiçbir zaman kapanmayacak.
Hayat işte...
Şu hayatta sevdiklerin de olacak, sevmediklerin de. Uğruna öleceğin kişiler de olacak, ne olursa olsun kılını kıpırdatmak istemediklerin de. Sahip oldukların da olacak, olamadıkların da. Hayatını güzelleştirenler, yaşama sevincin olan kişiler de olacak, hayatını çirkinleştirenler de. Her gün görmek istediklerin uzaktayken, hiçbir zaman karşılaşmak istemediklerin hep en yakınında olacak. Sana acı veren her şey seni olgunlaştıracak. Hayatı öğretecek sana. Yaşamayı öğreneceksin. Öğreneceksin ama öğrenirken kalbin çok yara alacak. Yeri geldiğinde kanayacak. Kimi zaman oturup ağlatacak seni yaşadıkların, kimi zaman da iyi ki olmuş, dostum dediğim uğruna ölümü göze aldığım insanların ne olduğunu anlamış oldum diyeceksin. Sonra güçleneceksin. Etrafındaki o kaç yüze sahip olduğunu bilmediğin insanların hepsi için farklı bir yüze sahip olacaksın. İçin acısa bile herkesin yanında, her şeye gülümsemeyi öğreneceksin. Ne kadar ağlamak istesen de insanların yanında ağlayamayacaksın artık. Kimseyle hiçbir sırrını paylaşmayacaksın. Çünkü anlayacaksın, kimseye güvenilmez. Herkes kendi çıkarkarını düşünür ve ona göre hareket eder. Hayatta hep seçimlere zorlanacaksın. Kimseyi düşünmeyip, kendin için en iyi olanını seç. Çünkü herkes böyle yapıyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)