Dışarı
çıktığımda el ele tutuşan sevgililer görüyorum. Biz de böyle olabilirdik
diyorum kendi kendime. Başkalarını kıskandırabilirdik, birbirimize verdiğimiz
sevgilerimizle. Gitmeseydin diyorum. Bırakmasaydın beni. Terk edip arkana bile
bakmadan gitmeseydin. Kıskanıyorum onları. Tahmin edemeyeceğin kadar çok
kıskanıyorum. Biz de mutlu olabilirdik diyorum. Tek sözünle daha da çok
sevdirebilirdin kendini bana. diyorum. Dışarı çıkmıyorum artık, biliyor musun?
Bilmiyorsun. Nedenini söyleyeyim mi? Çünkü bizim oturamadığımız yerlerde şuanda
başkaları oturuyor. Çünkü bizim yapamadıklarımızı, şuanda başkaları yapıyor.
Çünkü başkaları fısıldıyor sevgililerinin kulağına, ''Seni seviyorum, beni hiç
bırakma.'' sözcüklerini, bizim eskiden gittiğimiz yerde. Senin de bana aynı
sözcükleri söylediğin yerde. Sözler veriyorlar birbirlerine, seni hiç
bırakmayacağım diye. Bizim de birbirimize verdiğimiz sözler gibi. Sarılıyorlar
birbirlerine, hiç ayrılmayacakmışçasına. Bizim yaptığımız gibi. Erkek elini
tutuyor kızın, gözlerine bakıp bir buse konduruyor yanağına. Kız utanıyor. Seni
seviyorum diye fısıldıyor ikisi birden birbirlerinin kulağına. Sonra bizim
eskiden oturduğumuz o banktan kalkıp yavaşça uzaklaşıyorlar, el ele.
Bakışlarından anladım, seviyorlar birbirlerini. Nereden mi biliyorum bunları?
Ben dışarı çıkmıyorum, sadece hep buluştuğumuz o yerin karşısında bir yere
oturup, saatlerce seni bekliyorum. Belki dönersin diye, küçücük bir umut
kırıntısı ile. Tek gittiğim yer orası beni bıraktığından beri. Sen de gelsene
bir kere. Yanında hiç kimse olmadan. Yalnız başına gel. Beni hatırla.
Yanına geleceğim. Bir kere gelsene.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder